Kategori arşivi: Kültür Sanat

Şirin Soysal Borusan Müzik Evi'nde

Kabare ve şanson geleneğinden ilerleyen Şirin Soysal Kurt Weill şarkılaryla 14 Aralık Cuma; şarkılarını, “olması mümkün olmayan her şey”e ithaf eden Seni Görmem İmkansız (SGI), 15 Aralık Cumartesi akşamı Borusan Müzik Evi’nde olacak.

Seni Görmem İmkansız ile modern rakı müziği

Gaye Su Akyol ve Tuğçe Şenol’dan oluşan, ismini seksenli yılların ünlü Türk sanat müziği şarkısından alanSeni Görmem İmkansız (SGI), 15 Aralık Cumartesi akşamı Borusan Müzik Evi’nde “olması mümkün olmayan her şey”e ithaf ettikleri şarkılarını seslendirecek. İkilinin oldukça depresif olan şarkı sözleri, synthesizer kaynaklı davullar, sayıklamayı andıran vokaller ve karnaval klavye tonlarıyla birleştiğinde dinleyenleri rakı şişesinin dibinden melankolinin karanlık odalarına doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Sözleri Türkçe olmasına karşın Almanya, Belçika ve Fransa’da verdikleri konserleri büyük ilgi gören SGI, Borusan Müzik Evi’ndeki konserinde geniş kadrosuyla sahnede olacak. Konser 21.30’da başlıyor.

 

Kurt Weill şarkılarını Şirin Soysal’dan dinleyin

Bir Şeyler Var adlı ilk albümüyle kabare ve şanson geleneğinde ilerleyen Şirin Soysal14 Aralık Cuma akşamı Borusan Müzik Evi’nde. Soysal bu kez, Bertolt Brecht’in Üç Kuruşluk Opera’sına yazdığı müzikleri başta olmak üzere yirminci yüzyılına damgasını vuran “Alabama Song”, “Speak Low”, “My Ship” ve “September Song” gibi şarkılarıyla tanınan Alman besteci Kurt Weill’ın şarkılarını seslendirecek. “Şirin Soysal Kurt Weill Söylüyor”, piyanoda Adem Gülşen, trompette Can Ömer ve canlı görsellerde Ozan Akıncı ile 14 Aralık akşamı, izleyicileri Weill’ın düşler ülkesi Youkali’yi aramaya davet ediyor. Konser 21.30’da başlıyor.

Borusan Müzik Evi konserlerinin biletleri tüm Biletix satış kanallarından, pazartesi ve cuma günleri arası 10.00–18.00 saatleri arasında Borusan Kültür Sanat’tan ve konser günleri de saat 18.00’den itibaren Borusan Müzik Evi’nden temin edilebilir.

'Küçük Adam Ne Oldu Sana?' ayakta alkışlandı

Başrollerini Songül Öden, Deniz Celiloğlu, Gülsen Tuncer, Metin Büktel ve Ayhan Anıl’ın paylaştığı “Küçük Adam Ne Oldu Sana?” oyunu Profilo Kültür Merkezi’ndeki prömiyerinde izdiham yarattı.Oyunun gördüğü ilgiden çok memnun olan  Songül Öden, “Bütün ekip aylardır gece gündüz prova yaptık ve seyircinin karşısına çıktığımız ilk an gerçekten hepimizin dizleri titriyordu. Oyun bitip, selam kısmına geçildiğindeyse seyircinin ayakta alkışlıyor olması bizi çok mutlu etti… Bu kadar çok çalışmanın en büyük ödülü seyircinin alkışı” dedi…

 

Alman Yazar Hans Fallada’nın yazdığı, Yılmaz Onay’ın oyunlaştırdığı ve Barış Erdenk’in yönetmenliğini yaptığı, Sadri Alışık Tiyatrosu’nun bu sezon ilk kez sahnelenecek olan müzikli danslı “Küçük Adam Ne Oldu Sana?” oyunu büyük beğeni topladı…

 

Efes Türkiye’nin tanıtım desteğiyle gerçekleşen ‘Küçük Adam Ne Oldu Sana’ adlı oyun insanlara alternatif bir yaşama biçimi sunarken, dünyanın her yeri için geçerli olan insanlık temasını ve insanlık mücadelesini bir kabarede şarkılar ve danslar eşliğinde trajikomik bir biçimde sergiliyor. Oyun da Songül Öden, “Kanıt” dizisinden tanıdığımız Deniz Celiloğlu, Aşk-ı Memnu’nun Gülsen Tuncer’i, “Umutsuz Ev Kadınları” dizisinin Metin Büktel’i ve Ayhan Anıl’ın yanı sıra Sakm Oyuncuları da rol alıyor…

 

Konusu :

Küçük insanların ancak kendi gerçeklerine sahip çıkarak ve onları büyüterek değişmezleri değişir kılmasının mümkün olduğunu vurgulayarak küçük burjuva sınıfını, öykündükleri üst sınıfın tutum davranış ve alışkanlıklarını taklit etmeye çalışmaları nedeniyle eleştiriyor.

 

 

07.12.2012 CUMA 20:30 İSTANBUL PROFİLO SALON 2
08.12.2012 CUMARTESİ 20:30 İSTANBUL PROFİLO SALON 2
12.12.2012 ÇARŞAMBA 20:30 İSTANBUL AKATLAR K.M
15.12.2012 CUMARTESİ 20:30 İSTANBUL PROFİLO SALON 2
18.12.2012 SALI 20:30 İSTANBUL PROFİLO SALON 1 GALA
21.12.2012 CUMA 20:30 İSTANBUL PROFİLO SALON 2
22.12.2012 CUMARTESİ 20:30 İSTANBUL PROFİLO SALON 2
26.12.2012 ÇARŞAMBA 20:30 İSTANBUL KOZZY

 

YAZAN                      : HANS FALLADA

OYUNLAŞTIRAN    : YILMAZ ONAY

YÖNETEN                : BARIŞ ERDENK

DEKOR                     : AYTUĞ DERELİ

KOREOGRAFİ        : SİBEL ERDENK

KOSTÜM                  : FUNDA SARI

IŞIK                            : CENGİZ ÖZDEMİR

 

OYUNCULAR            : Songül Öden, Deniz Celiloğlu, Gülsen Tuncer, Metin Büktel, Eser Karabil, Ayhan Anıl, Utku Demirkaya, Yiğit Pakmen, Arzu Kaya Hazman, Cem Güler, Ece Müderrisoğlu, Elif Çakman, Engin Demircioğlu, Özlem Özkoşan, Sevda Can, Sinem Erten.

 

'Asi Kuş' Ali Poyrazoğlu BİFO ile provada

Dünyanın önde gelen müzik okullarında yüksek eğitim almaya hak kazanan yetenekli genç Türk müzisyenlere burs sağlanması amacıyla Borusan Kültür Sanat tarafından düzenlenen “Özel Konser” serisinin altıncısı bu yıl, 11 Aralık Salı akşamı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilecek. Borusan Holding’in girişimiyle 2006 yılında başlatılan, iş dünyasının önde gelen isimlerinin ve Cem Yılmaz’ın konuk şef olarak BİFO’yu yönettikleri “Özel Konser”in bu yılki Konuk Şef’i Ali Poyrazoğlu, dün BİFO Onursal Şefi Gürer Aykal ve orkestra ile konserde yöneteceği “Carmen” operasından bölümleri çalıştı. Ali Poyrazoğlu ve Gürer Aykal, prova bitiminde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

 

Ali Poyrazoğlu: “Orkestra yönetmek, fırtınalı denizde kaptanlık yapmak gibi”

Orkestra yönetmenin çok zor olduğu kadar hakkıyla yapıldığından dünyanın en keyifli işlerinden biri olduğunu söyleyen Poyrazoğlu: “Orkestrayı yönetirken, fırtınalı bir denizde, rüzgarın nereden eseceği belli değilken, rüzgarı yönlendirebileceğiniz, yelkenleri istediğiniz öne doğru şişirebileceğiniz gücü hissetmek gibi… Müthiş fırtınalı, inen, çıkan, en beklemediğiniz anda çarşaf gibi olan bu denizde, ben ve orkestra arkadaşlarım birlikte aynı teknede yolculuk ediyoruz. 11 Aralık akşamı sahnede hangi limanlara uğrayacağımız, nereye varacağımız ise dinleyicilerimize sürpriz olacak” dedi.

 

Gürer Aykal: “Ali Poyrazoğlu, Carmen ile kadınlara özgürlüklerini hatırlatacak”

Önceki yıllarda da konuk şefleri konsere hazırlayan, BİFO Onursal Şefi Gürer Aykal, Ali Poyrazoğlu ile çalışmanın bir iş değil zevk olduğunu söyleyerek sözlerine devam etti: “Ali Poyrazoğlu’nun Carmen’i kadınların içlerindeki Carmen ile yüzleşmeleri, haklarını, özgürlüklerini ve içlerinde gücü yeniden keşfetmelerini sağlayacak.”

 

Ali Poyrazoğlu: “Gürer Aykal ile ömür boyu sürecek bir dostluğa adım attık”

Basın mensuplarının “şeflik yapmak zor mu?” sorusu üzerine Ali Poyrazoğlu: “Carmen” çok sevdiğim, dinlediğim ve hakim olduğum bir eser olduğundan bu iş için yarı yarıya hazır sayılırdım.Yanımda Gürer Aykal gibi büyük bir usta olunca işim daha da kolaylaştı. Kendisi bana işin tekniğini, sırlarını öğretti. Bu proje sayesinde sadece şefliğin sırlarını öğrenmekle kalmadım, Gürer Aykal gibi çok değerli bir dost edindim” dedi.

 

Tüylü şapkası Ali Koç’un hediyesi

Provalar sırasında taktığı, Asi Kuş’u temsil eden yeşil ve mavi tüylerle süslü silindir şapkasını yakın dostu Ali Koç’un hediye ettiğini, 11 Aralık gecesi bu şapkanın yanı sıra pek çok başka sürprizlerinin olacağını söyledi.

 

Ali Poyrazoğlu’nun konuk şef olarak 11 Aralık Salı akşamı vereceği “Özel Konser”in başlangıcını, orkestranın onursal şefi Gürer Aykal yönetimindeki BİFO ve projenin eski bursiyerlerinden kemancı Nihat Ağdaç yapacak. Konserde, opera dünyasının kuşkusuz en ünlü yapıtlarından biri olan Carmen’den seçtiği bölümleri yönetecek olan Poyrazoğlu, “Asi Kuş” adlı oyunundan da bazı bölümler seslendirecek.

 

ÖZEL KONSER

BİFO & ALİ POYRAZOĞLU

Tarih: 11 Aralık 2012, Salı

Saat: 20.00

Yer: Lütfi Kırdar UKSS

 

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası

Şef: Gürer Aykal

Konuk Şef: Ali Poyrazoğlu

Solistler:

Nihat Ağdaç keman

Nesrin Gönüldağ mezzosoprano

Şenol Talınlı tenor

Eralp Kıyıcı bariton

 

Program

Saint-Saëns: Introduction ve Rondo Capriccioso, Op. 28

Bizet: Carmen’den Bölümler

Entr’acte: 4. perdeye Prelüd

Entr’acte: Intermezzo

Seguedille et Duo: “Près des remparts de Séville”

Habanera: “L’amour est un oiseau rebelle”

Toréador’un Şarkısı, “Votre toast, je peux vous le…”

Don José’nin Aryası, “La Fleur Que Tu M’avais Jetée”

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı Ali Poyrazoğlu yönetecek

Borusan Holding’in girişimiyle 2006 yılında ülkemizde klasik müziğin geliştirilmesi amacıyla başlatılan, iş dünyasının önde gelen isimlerinin ve son iki yıldır Cem Yılmaz’ın konuk şef olarak Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı (BİFO) yönettikleri “Özel Konser” projesi Ali Poyrazoğlu ile devam ediyor. 11 Aralık

Ali Poyrazoğlu BİFO’yu yönetecek
 2012 Salı akşamı Lütfi Kırdar’da gerçekleştirilecek konserde konuk şef Ali Poyrazoğlu yönetimindeki BİFO, Carmen operasından seçilen özel bölümleri seslendirecek.

İlki 2006 yılında gerçekleştiri
len ve geliri yetenekli genç müzisyenlerin yurtdışındaki saygın eğitim kurumlarında lisansüstü öğrenimlerini karşılamak amacıyla kurulan Borusan Müzik Bursu fonuna aktarılan “Özel Konser” projesi, 2012 yılında usta tiyatrocu Ali Poyrazoğlu ile devam edecek.

Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı A. Ahmet Kocabıyık, Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç ve Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın bağış yaparak konuk şef görevini üstlendiği “Özel Konser” projesi, 2010 yılında Cem Yılmaz ile birlikte farklı bir boyuta taşındı. Borusan Kültür Sanat’ın bu tarihe kadar kapalı bir etkinlik olarak düzenlediği konserin biletlerinin satışa çıkarılmasıyla bu misyona sanatseverlerin de katkıda bulunması sağlandı. Sanatseverlerden gelen büyük ilgi üzerine Cem Yılmaz, 2011 yılında konuk şef olarak bir kez daha BİFO ile buluştu.

Usta oyuncu Ali Poyrazoğlu’nun konuk şef olarak sahnede olacağı 11 Aralık 2012 Salı akşamı gerçekleştirilecek “Özel Konser”in başlangıcını onursal şefi Gürer Aykal yönetimindeki BİFO ve projenin eski bursiyerlerinden kemancı Nihat Ağdaç yapacak.

Kadraja sığmayan bir oyuncu; Levent Üzümcü (Söyleşi)

Herkesin dilindedir İzmir’in güzel kızları, ama insanının sıcaklığını ve samimiyetini es geçer  bu şehre hiç yolu düşmeyenler. Sizinle teklifsiz konuşur, sohbet eder İzmirliler, asık suratlı İstanbulluların, Ankaralıların aksine. Anadolu’nun Batıya açılan limanında Ege’nin dalga dalga dostluğunu hissedersiniz.
Levent Üzümcü de bir İzmirli. Üstelik körfezin her iki yakasında geçmiş çocukluğu, ilk gençliği. Sonra Eskişehir’de konservatuar eğitimi almış. Jönlüğe direnmiş içten içe. Bir gençlik festivalinde hem Haldun Taner sahnesi ile tanışmış hem de aşık olup evlendiği eşi Ebru’yla.
Bursa Devlet Tiyatrosu, İstanbul Şehir Tiyatroları derken yolu okyanus ötesine düşer. Los Angeles Film Okulu’nda oyuncu yönetmenliği dersleri alır. 2001 yılında Türkiye’ye döner. 2004 yılında onu popüler kılan Avrupa Yakası dizisine başlamadan çok önce reklam ve dizi sektöründe hatırı sayılır çalışmalar yapar.
Lafını esirgemez, düşündüğünü dillendirir, Beyza’nın Kadınları, Kaçan Fırsatlar Limited, Abim filmlerinde oyunculuğunu sergilemiştir. Ada ve Batu oğullarının ismidir.
Kadraja sığmayan bir insanlığı vardır!
Bülent EFE


Geniş kitlelere Avrupa Yakası’ndaki rolünüzle ulaştınız. Başarılı bir tiyatro oyuncususunuz ve sinema filmleriniz de var. Popüler kültüre bakış açınız nedir?
              Biraz onun kurallarıyla ona karşı oynamayı seviyorum diyebilirim. Çünkü popüler kültürün sevdiğim ve sevmediğim yanları var ki bunun oranını az çok tahmin ediyorsunuzdur. Yani beni kullandığını düşündürtecek kadar samimi ama kullanmasına izin vermeyecek kadar akılcıyım.
  Antik dünyada tiyatro bir arınma alanı, kutsal bir ritüel gibi görülüyordu.  Bazılarının dediği gibi bugünlerde önemini yitirdi mi? Sizce dizi, sinema oyuncusu ile tiyatro oyuncusu arasındaki temel fark ne?
              Tiyatro önemi yitirmedi bu mümkün değildir,sadece farklılaşan gösteri dünyası içinde konumunu belirliyor. Nasıl ki fotoğraf çeken telefonlar icat olup herkes kendini fotoğrafçı sanma noktasına geldi ve bu fotoğraf sanatını öldürmediyse aynı şey tiyatro için de geçerlidir. İnsanlık tarihi kadar eski olan bilinen 7 sanat dalından birine sırf tv dizileri çok izleniyor diye “öldü” demek çok fena bir “yerel densizlik” örneğidir.
              Oyuncular sinema ve tiyatro oyuncusu olarak ayrılmazlar oyuncu oyuncudur. Bu arada bir kişinin tv veya sinemada çok izlenen popüler bir ikona olması da kendisini oyuncu yapmaya yetmez en azından gerçek oyuncular arasında.
Kahramanların yolculuğu her zaman ilgi çekici… Sizin oyunculuk yolculuğunuzdan biraz bahseder misiniz?
               Samimiyetle yazılmış “yolculuğum?” için www.leventuzumcu.com
Sizce Türk seyircisi Drama’yı mı, komediyi mi, yoksa melodramı mı seviyor?
               Fütürsuzca gülüp fütürsuzca ağlayabileceği her şeyi seviyor.Öylesine istiyorlar ki duygusal yönden rahatlamayı,allahtan tv dizileri var da rahatlıyabiliyorlar onları izlerken. Sonra yine günün stresi;patrona sövememenin hırsı,otobüste seni taciz edene atamadığın dayak,yüzüne baka baka yere tüküren adam,borç aldığın arkadaşından gelen telefonu açamamak,uyumayan bebeğinin ağlamaları,üst kat komşunun karısıyla durmadan senin evinin içindeymiş gibi kavgası,okudukların,okumadıkların, falanlar filanlar… allahtan tv dizileri var karakterlerin durumlarına ağlayıp gülüyoruz da,toplum pat diye orta yerinden patlamıyor.
Sokak tiyatrosu ve geleneksel Köy Seyirlik oyunlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
                İkisinin tek ortak yönü bence açık havada yapılması. Biri modern toplumun gerçeği ve gereklilikleri üzerine bir olay,diğeri ise taaa binlerce yıldan beri gelen bir geleneğin bahardan bahara hatırlanması.
 Dünya görüşünüzü açıklıkla dile getiriyorsunuz. Üzerinizde piyasa baskısını hiç mi hissetmiyorsunuz?
                Piyasa senin dünya görüşünle ilgilenmez poülerliğinle ilgilenir,önemli olan sen kendi dünya görüşünle ne kadar ilgilisin.
 John Berger’in Görme Biçimleri kitabında resim sanatı Avrupa’da yeni yükselen burjuvazi sınıfının kendini ifade biçimi olarak tanımlanıyor. Sizce modern ve modernizm sonrası dünyada tiyatro ve sinema neyi ifade ediyor?
                  Kapitalizmin en büyük destekçisi onu yaratmış olan burjuvadır. Eğer -ki öyle- , sinema burjuva kökenli bir sanat dalıysa vardır kapitalizmle bir dansı. Arada yapılan bağımsız filmleri kastetmediğimi anlamıştır okurlarımız. Ancak bir şeyin içine kar etme mantığı girmişsse kapitalizm ordadır ;yani kapitalizm sana sanat yaptığını sandırabilir. Tiyatroya gelince,bu “eski sanatı” yaratanlar döneminde burjuva olmadığı için pek bu tanıma oturmuyor. Galiba o yüzden neredeyse bedavaya gösteriler yapan bir Devlet Sinemaları yok da Devlet Tiyatroları varJ. Karışık geldiyse şöyle diyelim,sinemayı kapitalizm kontrol ediyor tiyatroyu devlet ve hepsini halk oylarıyla kontrol ettiğini zannediyor…nasıl ama,süper değil mi?
Alternatif Kültür raporları Avrupa’nın gündeminde… Devlet-sanatçı ilişkisi, alt kültürlerin sanat anlayışları hakkındaki görüşleriniz?
                      Alt kültürler her zaman sanatı kendilerince biçimlendirirler ki bu biçimlendirmenin insanlık tarihinde binlerce örneği vardır. Hatta bu biçimler birbirleriyle geçiş halindedir.Popüler bir örneği müzikten verelim isterseniz.
             
         Gelelim devlet sanatçı ilişkisine, devlet her zaman bizim tarafımızdan seçildiğine inandığımız politikacılar tarafından yönetilmektedir. Aynı politikacılar anlamadığımız ve bizde karşılığı olmayan soruları referandum yoluyla sorarlar da,gidip “ABD veya Fransa ile ilişkilerimiz devam etsin mi?” sorusunu referandumda sormazlar. Yani aslında her şey “büyüklerimizin” doğru bildiği şekilde ilerler.  Gerçek sanattan ve sanatçıdan da bizim gibi ülkelerin yöneticileri her zaman çekinmişlerdir. Çünkü sanat dogmalara karşı çıkar,aklın ve duygunun dengesine inanır;insanları,temel hak ve hukuk ile insan hakları çerçevesinde eşit görür,haksızlığa ve sömürüye karşı çıkar,faşizmin her türlüsünün sorgusunu yapar her dalında, cehaletin ve bağnazlığın  karşısındadır. Maalesef  bu yüzden günümüzde ülkemizdeki egemen güçler ve onun  şakşakçıları tarafından değersizleştirilmeye,itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır
Yeni projelerinizden bahseder misiniz?
                   İki tane sinema filmi ile ilgili çalışmalarım sürüyor ,sürpriz olsun şimdi açıklamayayım ancak şunu söyleyebilirim izleyiciler çok şaşırıp çok sevinecekler bu projelere.
Edebiyatla, diğer sanat alanlarıyla ilişkiniz nasıl? Yazılarınız var mı, bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz?
                        Yaklaşık iki yıldır bir kitap üzerine çalışıyorum, anadolunun en sessiz ve en büyük depremi üstüne bir kitap. Umuyorum içinden çıkabilirim bu enkazın(gülüyor)
Sosyal medyayı etkin kullanan bir sanatçısınız. Bu yeni interaktif iletişim biçimi toplum-sanatçı ilişkisine katkı sağlar mı? Sizce sosyal medyanın artıları ve eksileri neler?
                       Sosyal medya sadece ve sadece kendisini kullanan kişilerin gazını almaktadır kaba tabiriyle. Onun dışında özellikle tüm haraket ve organizasyon kaabiliyeti kaybolmuş (1980den beri güvenle) bizim gibi toplumlarda belki küçük kıvılcımlar yakmaktadır. Tivitırın etkin olmadığının en büyük kanıtı ise günümüz “demokratları” tarafından hala kapatılmamış olmasıdır
Ben Klasik Arkeoloji eğitimi aldığım için yıllarca tiyatro oyunlarının antik bir şehrin sahnesinde sergilenmesini düşledim. Tiyatro anavatanı olan bu coğrafyada yeniden yükselişe geçebilir mi?
                        Bergama antik tiyatronun Bergamalı bekçisi biz Oidipus piyesinin son perdesini oynarken seyircilerin arkasına koyduğu sandelyesinde bağırarak esneyip “ooooofffff ooooooffff ne zaman bitecek laaannn buuu …….. oyunu” demişti. Elin antik yunanı 3500 yıl önce akustiği keşfettiği için bu serzeniş  sahnedeki herkese çok net ulaşmış,Oidipus rolündeki abimiz “az kaldı bitiriyorum şimdi” demişti. Ne anavatanından  bahsediyorsun !
 Dogville gibi bir film ülkemizde çekilebilir mi? Ya da bir oyuncunun rolüne hazırlanması gibi deneysel bir belgesel yapım ilgi çekici olabilir mi? Böyle bir alternatif projede yer almak ister misiniz?
                       Bkz. bir önceki soruya verilmiş cevap. Kabul etmiyorum bu cevabı dersen,başka bir Türk büyüğünün cevabı “Urfada oxford vardı da biz mi gitmedik?”
Dünyadaki olaylara, insan ve hayvan haklarına ilginiz biliniyor. Sosyal projeler için düşünceleriniz?
               Onlar da gaz alıyor,kurbanı bayram olarak kutlayan bir coğrafyada yaşıyor oluşumuz tek gerçeğimiz. Ha sen Cihangir de bizim gerçeğimiz diyorsan,bence evet, Her ateş cürmü kadar yer yakar.
Son olarak çocuklarınızın yaşamasını istediğiniz dünya nasıl bir yapıda olurdu?
            Var öyle yerler diyecem ama…neyse be Bülent yeteri kadar dedim.
              Güzel ve mantıklı soruların için teşekkür ediyorum ayrıca  başarını takdir ettiğimi bilmeni isterim. Yolun ve bahtın açık olsun!

Fazıl Say'dan unutulmaz final

Yurt içinde ve yurt dışında kendi alanında referans organizasyonlardan biri haline gelen D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin kapanış konserinde, dünyaca ünlü besteci ve piyanistimiz Fazıl Say 2. Senfonisi ve başyapıtım diye adlandırdığı “Mezopotamya Senfonisi”nin Bodrum prömiyerini, Gürer Aykal yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşliğinde gerçekleştirdi. Konserin ilk bölümünde ünlü piyanist Çaykovski’nin 1 No’lu Konçertosu’nu seslendirirken, ikinci yarıda da Carolina Eyck (theremin), Bülent Evcil (bas flüt) ve Çağatay Akyol (bas blokflüt) ile birlikte sahnede yer aldı. Say ve Borusan Filarmoni’yi ikinci kez Bodrum’da buluşturan festivalde müzikseverler, unutulmaz bir finale tanık oldu.

Seyirci sayısı her yıl artıyor

Bodrum Turgutreis’te düzenlenen festivalin kapanış konserinde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın eşlik ettiği dünyaca ünlü besteci ve piyanist Fazıl Say’ı izlemeye gelen izleyici sayısı 6000 olurken, festivale gelen toplam izleyici sayısı da 20.500olarak açıklandı. Toplamda 7 konserin gerçekleştiği gün batımı ve gece konserlerinde, 300’e yakın sanatçı yer aldı. İki ayrı sahnede kurulan dünya standartlarındaki ses sistemi ise, her yıl olduğu gibi sanatçı ve seyircilerden övgü aldı.

 

José Carreras’tan unutulmaz açılış konseri

Kurucu destekçiliğini Doğuş Grubu’nun ve sanat yönetmenliğini Yücel Canyaran’ın üstlendiği D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin sekizincisi, dünyanın en ünlü tenorlarından José Carreras solistliğinde Türkiye’nin en köklü orkestrası Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) eşliğinde, dünyaca ünlü şef David Giménez yönetiminde verilen unutulmaz konserle başladı. Efsanevi tenora sahnede, uluslararası başarılarıyla tanıdığımız sopranomuz Simge Büyükedes eşlik etti. Doğuş Grubu CEO’su Hüsnü Akhan’ın ev sahipliğinde düzenlenen açılış kokteyli ile başlayan geceyi yaklaşık 5500 kişi izlerken, ünlü tenor dakikalarca ayakta alkışlandı.

 

Yuri Bashmet ve Moskova Solistleri D-Marin Turgutreis’teydi

Festival bu yıl ayrıca, dünyanın en iyi oda orkestralarından biri olan Moskova Solistleri ve ünlü viyola virtuözü Yuri Bashmet’i ağırladı. İlk kez Bodrum’da konser veren orkestra, Tchaikovsky, Paganini ve Mozart’ın ünlü eserlerinden oluşan repertuvarlarıyla izleyicilere unutulmaz saatler yaşattı. Festivalin ikinci gecesindeki konser, müzikseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı.

 

Flamenko ateşi D-Marin sahnesini sardı

D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin üçüncü gecesi, efsane gitarist José Maria Gallardo Del Rey ve ünlü İspanyol dansçı Antonio Marquez’e Türkiye’nin ilk çocuk orkestrası Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO)’nın eşlik ettiği özel bir konsere ev sahipliği yaptı. Güçlü tekniğiyle adından söz ettiren Gallardo Del Rey ve “En iyi Dansçı” ödülünün sahibi Antonio Marquez, şef Rengim Gökmen yönetimindeki DÇSO eşliğinde Bodrum’da flamenko rüzgârları estirdi. DÇSO ve ünlü İspanyol sanatçıları aynı sahnede buluşturan konser müzikseverlerden büyük ilgi gördü.

 

Türkiye’nin en büyük açık hava klasik müzik festivaline ödül

2009 yılında Avrupa Festivaller Birliği’ne üyeliği kabul edilerek yurt içinde ve yurt dışında kendi alanında referans organizasyonlardan biri haline gelen D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali, 20.500 seyircinin katılımıyla Türkiye’nin en büyük açık hava klasik müzik festivali unvanını korumaya devam ediyor. Festival bu yıl Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde “Yılın En İyi Klasik Müzik Etkinliği” seçildi.

 

Konser gelirleri Tohum Otizm Vakfı ile Bodrum Sağlık Vakfı’na bağışlanacak

Türkiye’nin ilk çocuk senfoni orkestrası Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nı kuran, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu’nun restorasyonunu gerçekleştiren ve ana sponsorluğunu üstlenen, Anadolu Güzel Sanatlar Liselerine enstrüman bağışı gibi farklı alanlarda klasik müziğe destek veren Doğuş Grubu, konser gelirleriyle gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk destek çalışmalarına, bu sene yerel ve uluslararası olmak üzere iki farklı projeyle devam ediyor. Bu yıl 8.’si düzenlenen D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali konserlerinden sağlanacak gelirin tamamı, Tohum Otizm Vakfı ve Bodrum Sağlık Vakfı’na bağışlanıyor.

 

R&B müziğinin ünlü ismi Truth Hurst İstanbul'da

Ünlü modacı Sema Keçeci defilesi için özel olarak İstanbul’ a gelen Amerika’nın en ünlü R&B sanatçılarından Truth Hurst bu akşam Wow Hotel Choppers Point Bar’da sahne alacak.

Defilenin hemen ardından sahne alacak olan Amerika’nın R&B müziği alanında dünyaca ünlü ismi Truth Hurst Bir birinden ünlü isimlerin davetli olarak katılacağı defile sonrası Choppers point bar’da özel olarak hazırladığı show’u ve şarkılarıyla izleyenleri coşturacak.

Gece saat 23.00 da başlayıp sabaha kadar devam edecek

Ünlüler de acı çeker!

Fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut’un 46 Dergisi’nin haziran sayısının teması ‘acı’ oldu!

Bade İşçil, Halil Ergün, Sermiyan Midyat, Özlem Tekin Arzu Yanardağ, Küçük İskender, Nihan Buruk, Foma, Pragma gibi ünlü isimler ve gruplar Turgut’un çektiği fotoğraflarda acıları ve korkularıyla yüzleşti.

İşte o kareler:

[imagebrowser id=954]

 

Stevie Wonder ilk kez İstanbul'da

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın, 40. yaşında İstanbul’da ağırlayacağı isimlere bir dev daha ekleniyor. Stevie Wonder konseri, 14 Eylül Cuma günü Santralistanbul’da gerçekleştirilecek.

“Garanti Caz Yeşili” serüveninin 15. yılı, müzikseverlerin yıllardır İstanbul’da görmek istediği usta sanatçı Stevie Wonder konseriyle kutlanıyor. 1998 yılında düzenlenen 5.İstanbul Caz Festivali’nden bu yana, “Garanti Caz Yeşili” markasıyla, müziğin yaygınlaşmasına aralıksız destek veren Garanti Bankası’nın sponsorluğunda gerçekleştirilecek konser, Stevie Wonder’ın İstanbul’da vereceği ilk konser olacak.

Bugüne kadar yalnızca etkileyici sesi, eşsiz yorumu ve besteleriyle müziğin yönünü değiştiren, popüler müzik tarihinin en büyük isimlerinden Stevie Wonder, İstanbul’daki ilk konserini 14 Eylül Cuma akşamı, santralistanbul’da verecek.

Billboard Müzik Ödülleri'nde Adele 18 adaylıkla zirvede

2011 yıl 6 Grammy Ödüllü alarak törene damgasını vuran İngiliz Şarkıcı Adele 18 adaylıkla yine zirvede. Adele’in gecede özel bir performans sergileyeceği söyleniyor.

Party Rock Anthem ve Sexy and I Know It şarkıları ile büyük çıkış yapan LMFAO ise 17 adaylığı bulunuyor. Barbadoslu şarkıcı Rihanna’nın 13 kategoride adaylığı var. Lady Gaga ve Lil Wayne’ın ise 10 adaylığı bulunuyor. Gecede performans sergileyecek kesin isimler Justin Bieber, Carrie Underwood, LMFAO ve The Wanted. 2012 Bilboard Müzik Ödülleri 20 Mayıs Pazar günü sahiplerini bulacak.

En İyi Sanatçı: Adele, Lady GaGa, Lil Wayne, Katy Perry, Rihanna

En İyi Yeni Sanatçı: Bad Meets Evil, Big Sean, Foster The People, Scotty McCreery Wiz Khalifa

En İyi Erkek Sanatçı: Justin Bieber, Chris Brown, Drake, Lil Wayne, Bruno Mars

En İyi Kadın Sanatçı: Adele, Lady Gaga, Nicki Minaj, Katy Perry, Rihanna

En İyi grup: Black Eyed Peas, Coldplay, Lady Antebellum, LMFAO, Maroon 5

Billboard Top 200 Sanatçı: Adele, Justin Bieber, Michael Buble, Lady GaGa, Lil Wayne

Top Hot 100 Sanatçı: Adele, LMFAO, Bruno Mars, Katy Perry, Rihanna

En İyi Dijital Şarkıcı: Adele, LMFAO, Bruno Mars, Katy Perry, Rihanna

En İyi Radio Radyo Şarkıcısı: Adele, Katy Perry, Bruno Mars, Nicki Minaj, Rihanna

En Touring Sanatçı: Bon Jovi, Taylor Swift, Take That, U2, Roger Waters

En Sosyal Sanatçı: Justin Bieber, Eminem, Lady Gaga, Rihanna, Shakira

En Akış Sanatçı: Lil Wayne, LMFAO, Nicki Minaj, Bruno Mars, Rihanna

En Digital Media Artisti: Adele, Justin Bieber, Lady GaGa, Lil Wayne, Rihanna

En İyi Pop Sanatçısı: Adele, Lady Gaga, LMFAO, Katy Perry, Rihanna

En İyi R & B Sanatçısı: Beyonce, Chris Brown, Cee Lo Green, Miguel, Rihanna

En İyi Rap Sanatçısı: Drake, Lil Wayne, LMFAO, Nicki Minaj, Wiz Khalifa

En İyi Ülke Sanatçısı: Jason Aldean, Zac Brown Band, Lady Antebellum, Blake Shelton, Taylor Swift

En İyi Rock Sanatçısı: The Black Keys, Coldplay, Foster The People, Foo Fighters, Mumford & Sons

En İyi Alternatif Sanatçı: The Black Keys, Coldplay Foster The People, Foo Fighters, Mumford & Sons

En İyi Latin Şarkıcı: Mana, Pitbull, Prens Royce, Romeo Santos, Shakira

En İyi Dans Sanatçısı: David Guetta, Lady Gaga, LMFAO, Rihanna, Britney Spears

Top Christian Sanatçı: Casting Crowns, MercyMe, Skillet, Laura Story, Chris Tomlin